Sendika olarak uzun süredir, M.E.B. Ödül Yönergesinde değişiklik yapılması gerektiğini ifade ediyor, bu yönde resmi taleplerde bulunuyor hem de Bakanlık görüşmelerimizde değişiklik taleplerimizi yineliyorduk.
Bkz. konu ile ilgili resmi taleplerimiz.
https://www.tec-sen.org/haberdetay.aspx?hid=11641
https://www.tec-sen.org/haberdetay.aspx?hid=8559
Bkz. Bakanlık görüşmelerimiz.
https://www.tec-sen.org/haberdetay.aspx?hid=12702
Söz konusu taleplerimizde; Ödül Yönergesinde bulunan kriterlerden bazılarının G.İ.H., T.H.S., Y.H.S. ve S.H.S. sınıflarında görev yapan eğitim çalışanlarının görev alanları ile ilgili olmadığını, bu nedenle söz konusu kriterlerin değiştirilmesi gerektiğini ifade ediyorduk. Ayrıca sürekli aynı kişilere ödül verildiğinin altını çiziyor, ödül alacak personel sayısının tespitinde eğitim öğretim hizmetleri sınıfı toplam personel sayısının binde yirmisinin eğitim öğretim hizmetleri sınıfında görev yapan personel için kullanılması, g.i.h.,t.h.s.,y.h.s. ve s.h.s toplam personel sayısının binde yirmisinin de bu sınıflarda görevli personel için kullandırılmasını istiyorduk.
Söz konusu taleplerimiz büyük oranda karşılık buldu, ve bugün M.E.B. Personeline Başarı, Üstün Başarı Belgesi Ve Ödül Verilmesine Dair Yönerge değiştirildi.
Buna göre; Ek4- formunda bulunan ve G.İ.H., T.H.S., Y.H.S. ve S.H.S. sınıflarında görev yapan eğitim çalışanlarının görev alanları ile ilgili olmayan kriterler çıkarılmış, ödül sıralamalarında daha önce ödül almayan eğitim çalışanlarına öncelik verilmiştir.
Özellikle, ödül verileceklerin tespitinde daha önce ödül almayan personele öncelik verilmesi ve talebimiz doğrultusunda kriterlerde değişiklik yapılması çok önemli ve adil bir uygulama olmuştur. Emeği geçen Bakanlık bürokratlarımıza teşekkür ediyor, şükranlarımızı sunuyoruz.
TEÇ-SEN GENEL MERKEZİ

Bilindiği üzere, Bakanlığımız bünyesinde, eğitim-öğretim, yönetim ve insan kaynağının geliştirilmesi amacıyla araştırma, inceleme ve geliştirme çalışmaları yapmak üzere eğitim uzmanları istihdam edilmektedir.
Sendika olarak, eğitim uzmanı kadrolarının artırılmasının, Bakanlığımızın eğitim-öğretim faaliyetinin niteliğinde yükselmeye, yönetim süreçlerininin iyileşmesine ve insan kaynağını geliştirme hedeflerine önemli katkılar sağlayacağını düşünüyoruz.
Ancak bugün için, Eğitim uzmanlarının sayıca yetersizliği, bahsedilen hedeflere ulaşmayı da bir anlamda geciktirmektedir.
Yine, “Millî Eğitim Bakanlığı Personelinin Görevde Yükselme, Unvan Değişikliği ve Yer Değiştirme Suretiyle Atanması Hakkında Yönetmelik” gereği, eğitim uzmanı kadrolarına atanabilmek için görevde yükselme sınavı şartı aranmaktadır.
Ancak, bu kadroların görevde yükselme sınavlarına dahil edilmemesi, eğitimini tamamlamış ve alanında uzmanlaşmış üniversite mezunu eğitim çalışanlarının kariyer yapmalarına olanak tanınmasını engellemektedir. Hiç kuşkusuz, eğitim uzmanı kadrolarının artırılması ve görevde yükselme sınav sürecine dahil edilmesi, eğitimini tamamlamış ve alanında uzmanlaşmış personelimizin kariyer gelişimine imkan sağlayacak ve motivasyonlarını da artıracaktır.
Yukarıda belirtilen hususlar çerçevesinde, Bakanlığımızın eğitimde kaliteyi artırma, süreçleri iyileştirme ve insan kaynağını geliştirme hedeflerine katkı sağlamak amacıyla:
1-Eğitim uzmanı kadrolarının artırılması,
2-Eğitim Uzmanı kadrolarının, “Millî Eğitim Bakanlığı Personelinin Görevde Yükselme, Unvan Değişikliği ve Yer Değiştirme Suretiyle Atanması Hakkında Yönetmelik” kapsamında açılacak görevde yükselme sınavlarına dahil edilmesini,
Milli Eğitim Bakanlığı’ndan resmi olarak talep ettik.
TEÇ-SEN GENEL MERKEZİ

Ülkemizin gelişmesinde büyük rol oynayan, Türkiye’yi Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılına hazırlayan eserlerin yapımı, teknik hizmetler sınıfında görev yapan personellerimizin öncülüğünde ve sorumluluğunda gerçekleştirilmektedir. Söz konusu projelerin her aşamasında görev yapan başta mühendislerimiz olmak üzere teknik hizmetler sınıfında görevli personelin birinci derecedeki sorumluluklarına rağmen ne yazıktır ki elde ettikleri ortalama gelir 2025 Şubat ayı verilerine göre sadece 64.500 TL’dir.
Kamuda çalışan mimar ve mühendislerimizin özlük haklarının yıllar içinde dengi olan hâkim, savcı ve doktor gibi mesleklerin çok gerisinde kaldığı görülmektedir. Son zamanlarda; sağlık personelleri, öğretmenler, adalet personelleri, akademisyenler, din görevlileri gibi birçok kamu personeline çeşitli düzenlemelerle iyileştirmeler yapılmıştır. Ancak bu iyileştirmeler yapılırken kamuda teknik hizmetler sınıfında görev yapan personellerimiz göz ardı edilmiş bu durumda söz konusu personellerimizin çalışma huzurunu ve barışını bozmuştur.
Mesleki gelişimin teşvik edilmesi, bilgi ve tecrübenin ödüllendirilmesi ve övünülecek projelerin katlanarak devam etmesi ile çalışma barışının sağlanabilmesi için kamuda görev yapan teknik hizmetler sınıfı personeller açısından iyileştirmeler ve gerekli düzenlemeler acilen yapılmalıdır.
Bu itibarla;
- Kamuda Teknik Hizmetler Sınıfında görev yapan tüm mimar, mühendis, tekniker, teknisyen, programcı v.b. kadrolara verdikleri nitelikli hizmetin karşılığı olarak “Teknik Hizmet Tazminatı’’ adı altında yeni bir ödeme kaleminin ihdas edilmesi ve söz konusu ödemenin emekliliğe de yansıtılması;
- Kamuda Teknik Hizmetler Sınıfında Mimar, Mühendis, Tekniker v.b. kadrolarda görev yapan kamu çalışanlarına yaptığı iş, aldığı sorumluluk ve verdiği onay/kabul/teslim gibi hizmetleri bulunanlara “Teknik Sorumluluk Tazminatı” adı altında yeni bir ödeme kaleminin ihdas edilmesi ve söz konusu ödemenin emekliliğe de yansıtılması;
- Kamuda Teknik Hizmetler Sınıfında görev yapan (mühendis, mimar. tekniker, programcı, teknisyen v.b.) tüm personeli içine alacak şekilde “Teknik Hizmetler Sınıfı Çerçeve Meslek Kanunu” çıkartılarak mesleki gelişimin teşvik edilmesi, bilgi ve tecrübenin ödüllendirilmesi, yönünde çalışmalar başlatılmasını içeren taleplerimizi resmi olarak Cumhurbaşkanlığı’na illettik.
TEÇ-SEN GENEL MERKEZİ

Ocak 2025’te memur ve emeklilere %11,54 oranında enflasyon farkı artışı yapılmış, ancak açıklanan Ocak ayı enflasyonunun %5,03 ve Şubat ayı enflasyonunun %2,27 olmasıyla birlikte bu artış yalnızca iki ayda erimiştir. Memur ve emekliler, bugün itibarıyla %1,42 oranında enflasyon farkı alacaklısı olmuştur. Bu tablo, memur ve emeklinin enflasyon karşısında nasıl korumasız bırakıldığını ve alım gücünün nasıl sistematik bir şekilde eritildiğini açıkça göstermektedir.
📌17 Yıldır Aynı Masada Aynı Sonuç!
Toplu sözleşme masasında 17 yıldır “enflasyon kadar artış” söylemine imza atan ve memurun hakkını savunmak yerine siyasi iktidarın politikalarını destekleyen PARTİ SENDİKASI Memur-Sen, artık memur ve emeklinin gözünde meşruiyetini kaybetmiştir. Enflasyon farkını bile zamanında alamayan milyonlarca çalışan ve emekli, büyümeden pay almayı, refah payı eklenmesini ve insanca bir yaşam standardını hak etmektedir. Ancak, Memur-Sen’in yıllardır sürdürdüğü etkisiz ve bağımlı sendikacılık anlayışı nedeniyle bu haklar sürekli olarak görmezden gelinmiştir.
📌Enflasyona Endeksli Bir Hayat Kabul Edilemez!
Memur ve emekli, yalnızca enflasyon farkına mahkûm edilemez. Alım gücünün korunması için: ANA İLKEMİZ MUTLAKA “YOKSULLUK SINIRI ÜZERİNDE” ÜCRETLER olmalıdır.
💢 Büyümeden adil bir pay verilmesi,
💢 Refah payı artışlarının düzenli olarak yapılması,
💢 Gerçekçi ve bağımsız bir toplu sözleşme sürecinin işletilmesi zorunludur.
Bu talepler, lütuf değil, memur ve emeklinin en temel haklarıdır! Ancak, Memur-Sen gibi bağımlı parti sendikaları bu talepleri masaya dahi getirmemekte, hükümetin taleplerine boyun eğmektedir.
📌Bağımsız ve Onurlu Mücadele Zamanı!
Memur ve emekli, artık bağımlı sendikaların etkisizliğine mahkûm değildir. Bağımsız ve onurlu bir mücadeleyle, emeğin hakkını savunan sendikalarla birlikte hareket ederek haklarımızı alabiliriz. Memur ve emeklinin alın teri, enflasyon karşısında erimeye mahkûm değildir.
TEÇ-SEN/KAMU BİR olarak, memur ve emeklinin hak ettiği insanca yaşam standardını elde etmesi, büyümeden pay alması ve refah payının düzenli olarak verilmesi için mücadelemizi sürdüreceğiz. Bağımsız sendikacılığın gücüyle, emeğin hakkını savunmaya devam edeceğiz!
TEÇ-SEN GENEL MERKEZİ


06 Mart 2025 tarihli ve 32833 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan “İş Yerlerinde Psikolojik Tacizin (Mobbing) Önlemesi” konulu Cumhurbaşkanlığı Genelgesi yürürlüğe girdi.
Genelgede; Psikolojik Tacize maruz kalan çalışanların şikayetlerini, şu an için ilgili mevzuatında yer alan usullere göre, görev yaptığı kurum ve kuruluşa, CİMER’e, TBMM Dilekçe Komisyonuna, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Kurumu ALO 170 aracılığıyla veya doğrudan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na ya da Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumuna ve Kamu Denetçiliği Kurumuna iletebilecekleri hatırlatılmıştır.
Ayrıca; Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı bünyesinde kurulan Psikolojik Tacizle Mücadele Kurulu yeniden teşekkül ettirilmiş, Kurulun iş yerlerinde psikolojik tacizle mücadeleye yönelik olarak inceleme yapma ve yaptırma çalışmalarını da yürüteceği ifade edilmiştir.
Kurum ve kuruluşlardan da kurul tarafından alınan kararların uygulanmasında ihtiyaç duyulacak her türlü iş birliği ve yardımın titizlikle sağlanması istenmiştir.
Sendika olarak bizler de iş yerlerinde farklı nedenlerle eğitim çalışanlarına yönelik psikolojik şiddet uygulanan durumlarla sık sık karşılaşıyoruz.
Cumhurbaşkanlığımızca da bu konuda adım atılmasını önemli ve değerli buluyoruz. Umut ederiz ki genelge ile yeniden teşekkül ettirilen Psikolojik Tacizle Mücadele Kurulu tam ve eksiksiz olarak işlevini yerini getirir ve işyerlerinde var olan mobbing ile etkin bir şekilde mücadele edilmesine ciddi katkılarda bulunur.
TEÇ-SEN GENEL MERKEZİ

Sendikamız Avukatı Av. Ebru Büşra Selvitopu Ankara 6. İdare Mahkemesi nezdinde açılan davaya katıldı.
Yargıtay 7. Ceza Dairesi Onursal Üyesi Seyfettin Çilesiz’in, “TÜİK’in enflasyon verilerinin asılsız olduğu” gerekçesiyle, Ankara 6. İdare Mahkemesi’nde açtığı davada, TÜİK avukatları, emekli maaşlarındaki artışın TÜİK yetkisinde olmadığını belirterek, davanın usulden ve esastan reddini istedi. İdare Mahkemesi, nihai kararını 15 gün içerisinde açıklayacak.
Emekli Yargıtay Üyesi Seyfettin Çilesiz’in, “TÜİK’in enflasyon verilerinin asılsız olduğu” gerekçesiyle açtığı dava, Ankara 6. İdare Mahkemesinde duruşması görüldü. Seyfettin Çilesiz, avukatı Ali Ekrem Gündoğan ile TÜİK vekillerinin katıldığı duruşmaya, emekli sendikası, dernek üyeleri ve bazı milletvekilleri de destek verdi.
Duruşmada söz alan avukat Gündoğan, “TÜİK, ‘ben sadece enflasyonu hazırlıyorum, ben sorumlu değilim’ diyor. ÖSYM, soruları vermeyeceğim ben sorumlu değilim sınavdan diyebilir mi? Davalı kurum şeffaf olsaydı, madde sepetindeki madde fiyatlarında, şu an burada olmazdık. Biz TÜİK’in madde sepetinde bir kilo sütün ne kadar olduğunu bilmiyoruz. TÜİK, İTO ve ENAG’tan enflasyon verilerinin istenmesini, üniversitelerden uzmanların bu verileri inceleyip rapor hazırlamasını talep ediyoruz” dedi.
“Bu dava sadece benim davam değil, bütün emeklilerin davasıdır.”
Davayı açan emekli Yargıtay Üyesi Seyfettin Çilesiz de TÜİK’in enflasyonu düşük göstermesi nedeniyle emekli maaşlarına oldukça az zam yapıldığını belirterek, şunları söyledi:
“Emeklilerin büyük bir bölümü sefalet içinde yaşıyor, açlıkla savaşıyor. Emeklilerin yaşadığı sorunları çözmekle asıl görevli olan TBMM ve siyaset kurumu bu konuya yeterli ilgi göstermiyor. Bu yüzden emekliler olarak bizlerin başvuracağı tek yer kalıyor bu da bağımsız mahkemeler. Bu dava sadece benim davam değil, sayıları aileleriyle birlikte 20 milyonu bulan emeklilerin davasıdır. Bu dava kamu yararı en üst seviyede olan bir dava. Milyonlarca emekli kulağını açmış burayı dinliyor. Bu dava aslında TÜİK için de bir fırsattır. TÜİK verilerini açıklarsa üstündeki şüpheyi de atmış olur. Bir sosyal atıkmışız gibi bize bakılıyor. Oysa emekliler devlete yük değil, enflasyonun da sebebi değildir. Gerçek enflasyon oranlarında maaşlarımıza zam yapılması gerekmektedir.”
“Emekli maaşlarındaki artış TÜİK yetkisine dahil değildir”
Duruşmada savunma yapan TÜİK vekili ise TÜİK’in, Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi yetkisi ile verilerini yayımladığını vurguladı. Enflasyon verileri belirlenirken seçilen maddelerin ortalama fiyatlarının açıklandığını ifade eden TÜİK vekili, “Emekli maaşlarındaki artış TÜİK yetkisine dahil değildir” dedi.
Diğer TÜİK vekili de şöyle konuştu:
“Bu dava, 2022 yılında, 2023 yılında da açıldı. Her iki dava incelenmeksizin ret ile sonuçlandı. Emeklilerin maaş artışlarını temin eden mevzuat, Kamu Görevlileri Hakem Kurulu’na bağlıdır ama buna hiç değinmiyorlar. Enflasyon farkı ödemelerini kıstas alıyorlar. TÜİK’in açıkladığı rakamların doğrudan doğruya idari işlemlere etkisi yoktur. Bizim rakamlarımız, idari ve icrai nitelikte değildir.
Emeklilerin maaş artışına ilişkin TÜİK’in hiçbir görevi, yetkisi ve sorumluluğu yoktur. Dolayısıyla bize bu konuda husumet beslenemez. ENAG’ın temsilcileri fiyatları internetten topluyor, bir temsilcisi Amerika’da bir temsilcisi İspanya’da bir temsilcisi Bahreyn’de. Bir diğer konu İTO. İTO’nun kullandığı İstanbul Ücretliler Endeksi. 2025 yılı itibarıyla onlar da endekslerini güncellediler ve rakamlarını TÜİK’e yakınsadılar. Ayrıca İstanbul gibi büyük bir ilin verilerini tüm Türkiye ile kıyaslayamayız. TÜİK ise 81 ilin verilerini tutuyor. Öncelikle usul bakımından davanın reddini ardından da esastan davanın reddini talep ediyoruz.”
“Madde sepetindeki madde fiyatlarını versinler…”
TÜİK avukatlarının ardından tekrar söz alan avukat Gündoğan, “Madde sepetindeki madde fiyatlarını versinler. Mahkeme buna göre incelemesini yapsın. 85 sayfalık savunma yaptılar ama bir tek madde sepetini açıklamadılar. Mahkeme bu şekilde nasıl denetleme yapabilir? TÜİK kısacası ‘beni denetleme’ diyor. ‘Kamuoyuna açıklamıyoruz’ dediler. Mahkemeye neden verilmiyor peki. Devlet sırrı bile olsa mahkeme ile paylaşılması gerekir. Biz davayı ispat ettiğimizi düşünüyoruz. Şeffaf olmayan bir davalı kurum, bir başka kurumu, ENAG’ı ‘şeffaf değil’ diye de eleştiremez. Önce siz şeffaf olacaksınız eleştirebilmek için” dedi.
Avukat Gündoğan’ın beyanlarına karşı TÜİK vekili ise “30 yıldır bu işi yapıyorum. Ben de Anayasa okudum. Dolayısıyla ne dediğimin farkındayım. Türkiye Cumhuriyeti’nin bir kurumuyuz, Hazine ve Maliye Bakanlığına bağlıyız. Merdiven altı bir kurum değiliz. ‘TÜİK güvenilmez’ diyor davacı vekili ama en az diğer kurumlar kadar güvenilirdir TÜİK. TÜİK neyi saklıyor? 2022 yılında ortalama madde sepeti fiyatlarının hesaplanması durduruldu. Durdurulan bir hesaplamanın verilerini nasıl hesaplayacağız. Durdurulduğu için de açıklanmıyor. Çünkü motorlu taşıt deniliyor örneğin ama ucu çok açık. Bu yüzden hesaplanması durduruldu” diye konuştu.
TÜİK avukatı, duruşma salonuna kalabalık nedeniyle zor girdiğini belirterek, “Dava dosyasına sunduğumuz içerikler sosyal medyada, gazetelerde paylaşılıyor. Bunu davacı tarafı paylaşıyor. Burada sosyal ve siyasi bir amaç edinmişler. Burası bir ceza mahkemesi değil. ‘TÜİK sanık sandalyesinde’ diye manşetler atılıyor. Ayrıca Yargıtay Onursal Üyesi emeklisi olmakla bir işçi emeklisi olmak arasında bir fark var mıdır? Bunun çözüm yeri TÜİK değildir, TÜİK yanlış adrestir” dedi.
Dava sonrası Çilesiz ve avukatı Ali Erdem Gündoğan, basın açıklaması yaptı.
“Bu dava ilerde emekli olacakların da davası” diyen Çilesiz, TÜİK avkutalarının duruşmadaki savunmalarının hukuki değerinin bulunmadığını söyledi.
Mahkemenin adil bir duruşma yönettiğini, kararın 15 gün sonra karar açıklayacağını belirten Çilesiz, “Umutla bekliyoruz. TÜİK vekili, siyasi ve sosyal amaç güttüğümü ifade etti. TÜİK uyanıklık yapıp son söz olarak söyledi bunu. Baştan söyleseydi gerekli cevabı verecektim kendisine.
Duruşmadan sonra da tessüflerimi bildirdim. Ben 75 yaşında sağlığı da çok iyi olmayan bir insanım. Benim ne sosyal ne de siyasal hangi menfaatim olabilir? Tek amacım var, hem kendim daha da ziyade, sayıları 8 milyonun üzerinde olan ve açlık sınırının altında emekli maaşı alan insanların sorunlarına çözüm üretmek için toplumsal dinamizmi harekete geçirmek benim tek amacım” diye konuştu.
“TÜİK’in gündeminde arabalar var, vatandaşın çarşı ve pazardaki sebze-meyve fiyatları ile ilgilenmiyorlar”
Çilesiz’in ardından konuşan avukatı Gündoğan, önceki TÜİK Başkanı Birol Aydemir’in uzman olarak dinlenilmesi taleplerinin reddedildiğini söyledi.
TÜİK’in, bir daire başkanı, iki avukat ile mahkemeye katıldığını belirten Gündoğan, şunları söyledi:
“Savunmalarında daha çok ENAG, İTO ve Seyfettin Bey’i suçlar nitelikte savunma yaptılar. Madde sepetindeki madde fiyatlarını neden açıklayamadıklarını mahkemeye de açıklayamadılar.
Mahkemeye neden vermediklerine ilişkin bir açıklamada da bulunmadılar. Sadece İTO’nun, ENAG’ın ya da diğer sendika ve derneklerin yapmış olduğu enflasyon hesaplarının doğru olmadığı, kendi hesaplamalarının doğru olduğu iddiasında bulundular. Yine arabalardan örnek verdiler. İzleyen emekli dernekleri çok şaşırdı.
Buraya gelen emekli derneklerinin hiçbirinin şu an arabayla bir ilgisi yok. Gerçekten şu an eve ekmek nasıl götürecekleri, sebze ve meyve fiyatları ile ilgileniyorlar. TÜİK, lüks arabalardan örnek verdi. Demek ki TÜİK’in gündeminde arabalar var, vatandaşın çarşı ve pazardaki sebze-meyve fiyatları ile ilgilenmiyorlar anladığımız kadarıyla.
TÜİK’in tek savunması esasan şuydu. Mahkemeye ısrarla bu davanın esasa girmeden usulden reddedilmesini talep etti. Yani ‘davayı tartışma, bana bir zırh ver, dava açılmasın’ diyor. Biz de bununla ilgili Türkiye Cumhuriyeti’nin bir hukuk devleti olduğunu, yürütmenin her türlü işleminin yargı denetimine açık olduğunu söyledik. Bu dava aslında TÜİK için bir fırsattı. Çünkü kamuoyunda TÜİK çok tartışılıyor, güvensizlik var. Bunu ispat etmek için de madde sepetindeki madde fiyatlarını mahkemeye sunacaktı ve tüm emekliler, biz TÜİK’in doğru söyleyip söylemediğini anlayacaktık.
Ama şimdi madde sepetindeki madde fiyatlarını mahkemeye vermediği gibi ‘ben bunun hesaplamasını da yapmıyorum’ iddiasında bulundu. O zaman akla ‘sen nasıl hesaplıyorsun?’ sorusu geliyor. Bunu da açıklamadılar. Böyle olunca şüphe de iyice arttı.”
Avukat Gündoğan, mahkemenin adil bir arar vereceğine inandıklarını dile getirerek, “Bu dava sadece Seyfettin Çilesiz’in değil, milyonlarca kişiyi ilgilendiriyor” dedi.
Davacı Çilesiz’in talebi üzerine duruşma açarak tarafları dinleyen Ankara 6. İdare Mahkemesi heyeti, kararını 15 gün içerisinde açıklayacak. (ANKA)
Not: Benzer şekilde hali hazırda görev yapan kamu çalışanlarını temsilen 2024 yılı ikinci dönem için açıklanan enflasyon verilerine ilişkin açılan davamız Ankara 20. İdare Mahkemesi2025/192 E. sayılı dosyasında sürmektedir.
Kamuoyuna saygıyla duyurulur.
TEÇ-SEN GENEL MERKEZİ

Gidilmedik ilçe, sıkılmadık el bırakmadan büyük bir özveri ile 1 hafta süren Şanlıurfa ve çevre iller çıkartmamızı gerçekleştirdik.
TEÇ-SEN Yönetim Kurulu üyelerimizin ve Şanlıurfa Şubemizin birlikte sürdürdüğü ilçe ziyaretlerimizi Genel Başkanımız Ümit DEMİREL’in de 27-28 Şubat tarihleri arasındaki katılımıyla tamamladık.
Başta Şanlıurfa Şube Başkanımız Ali GÜLER ve değerli şube yönetimine, Şanlıurfa eğitim çalışanlarına destekleri ve misafirperlikleri için şükranlarımızı sunarız.
BİRLİKTE BAŞARACAĞIZ, BİRLİKTE KAZANACAĞIZ!
TEÇ-SEN GENEL MERKEZİ

TEÇ-SEN’in TBMM’ye Yönelik Talepleri ve Önerilen Çözümler
TEÇ-SEN Genel Başkanı Ümit Demirel, devlet memurlarının sorunlarına ilişkin acil çözüm çağrısında bulunarak TBMM’ye kapsamlı bir talep listesi sundu. İşte öne çıkan başlıklar ve detaylar:
- Ekonomik İyileştirmeler
- Yoksulluk Sınırı Üzerinde Ücret: En düşük memur maaşının yoksulluk sınırının üzerine çıkarılması, enflasyon farkının aylık ödenmesi ve gelir vergisi oranının %15’e sabitlenmesi talep ediliyor.
- 3600 Ek Gösterge: 1. derece kadrolu tüm memurlara 3600 ek gösterge verilmesi için yasal düzenleme bekleniyor.
- Fazla Mesai Ücreti: Fazla mesainin brüt maaş üzerinden hesaplanması ve resmi tatillerde 2 katı ödeme yapılması isteniyor.
- Sosyal Haklar ve Çalışma Koşulları
- Yıllık İzin Düzenlemesi: İzin sürelerinin hafta sonu/resmi tatillerle çakışması durumunda bu günlerin izinden sayılmaması ve kullanılmayan izinlerin nakdi olarak ödenmesi öneriliyor.
- Yeşil-Hususi Pasaport: 10 yıllık kamu hizmeti olan tüm çalışanlara sınıf ayrımı olmaksızın yeşil pasaport verilmesi talep ediliyor.
- Becayiş Hakkı: Aynı kurum ve kadrodaki personelin becayiş yapabilmesi için mevzuat engellerinin kaldırılması planlanıyor.
- Kadro ve İstihdam Reformları
- YHS’nin Kaldırılması: Yardımcı Hizmetler Sınıfı’nın lağvedilerek bu kadrolardaki çalışanların eğitimlerine uygun pozisyonlara atanması öngörülüyor.
- Sözleşmeli Personel Süresi: Sözleşmelilerin çalışma süresinin 3+1 yerine 1+1 yıl olarak düzenlenmesi isteniyor.
- Öğretmen Atamaları: Ücretli öğretmenler ve eğitim fakültesi mezunu memurların kadroya geçirilmesi için düzenleme yapılması talep ediliyor.
- Yönetim ve Liyakat Sistemleri
- Görevde Yükselme: Sınavların 2 yılda bir açılması, sözlü mülakatların kaldırılması ve sürecin 3 ay ile sınırlandırılması öneriliyor.
- Sınavsız Atamaya Son: Liyakat gerektiren kadrolara sınavsız atama yapılmaması için yasal düzenleme çağrısı yapılıyor.
- Sendikal Haklar ve Teknik Düzenlemeler
- Sendika Üyelikleri: Üyelik işlemlerinin E-Devlet üzerinden kolaylaştırılması planlanıyor.
- Kamu Mühendisleri Kanunu: Mühendisler için meslek kanunu çıkarılması ve Teknik Hizmetler Sınıfı oluşturulması talep ediliyor.
Ümit Demirel’den Vurgu:
“Memurların ekonomik ve sosyal haklarındaki erozyon durdurulmalı. TBMM, bu talepleri yasa teklifine dönüştürerek acilen harekete geçmeli. Mücadelemiz haklarımız tanınana kadar sürecek.”
📌 TEÇ-SEN’in talepleri, kamu çalışanlarının refahını artırmaya yönelik kapsamlı bir reform paketi niteliğinde. Uygulanması halinde memur maaşları, emeklilik koşulları ve çalışma haklarında önemli iyileştirmeler bekleniyor.
TEÇ-SEN – DEVLET MEMURLARI ORTAK SORUNLARI VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ
- En düşük Devlet memuru ücret ve tazminatlarının toplamının “YOKSULLUK SINIRININ” üzerinde belirlenmesi ve standartlaştırılması ve enflasyon farklarının aylık ödenmesi ve Gelir vergisinin %15’e sabitlenmesi,
- 1.Dereceye gelen tüm devlet memurlarına 3600 Ek gösterge verilmesi,
- YHS-Yardımcı Hizmetler Sınıfının kaldırılması ve bu kadroda görev yapan tüm devlet memurlarının eğitim durumlarına uygun kadrolara atanması,
- İşçi ve emeklilerimize ödenen “ikramiye” kapsamının devlet memurlarını da kapsayacak şekilde yeniden düzenlenmesi,
- 08/09/1999 sonrası göreve başlayanlar için Kademeli emeklilik sisteminin oluşturulması için kanuni düzenleme yapılması,
- Banka promosyon ihalelerinin Cumhurbaşkanlığımızca merkezi yapılması ve il ve ilçelerde oluşan farklı banka promosyon ücretlerine son verilmesi,
- Kamu mühendisleri Meslek Kanununun çıkarılması,
- Milli Eğitim Bakanlığında görev yapan eğitim çalışanlarına kadro ve sınıf ayrımı olmaksızın “Yönetim” ve “Görev Karşılığı” “Ek Ders” ücreti ödenmesi,
- Kamuda sözleşmeli olarak istihdam süresinin 3+1’den 1+1’e dönüştürelmesi,
- Becayiş hakkının kanunda yer almasına rağmen uygulama alanının idarece kısıtlanması veya kullandırılmaması hususlarındaki yasakların kaldırılması ve aynı kurumda, aynı sınıf ve kadroda olan kamu çalışanlarının becayiş hakkının kullanmasının sağlanması,
- Devlet memuru olan ve 10 yıllık hizmeti olan tüm kamu çalışanlarına sınıf, kadro ve unvan gözetilmeksizin “Yeşil-Hususi Pasaport” verilmesi için kanuni düzenleme yapılması,
- Memur olarak istihdam edilen ve öğretmenlik için aranan tüm vasıfları taşıyan ve eğitim fakültesi mezunu olan tüm öğretmenlerimiz ile ücretli öğretmenlik yapanların sınıf ve öğrencilerine kavuşması için kanuni düzenleme yapılması,
- Şef kadrosunda görev yapan yöneticilerimizin Ek ödeme ve Özel Hizmet tazminatlarına +40 puan ilave edilmesi,
- Görevde Yükselme ve Unvan değişikliği sınavlarının 2 yılda bir her kadro için açılması, sözlü sınav uygulamasına son verilmesi, görevde yükselme sınav ilanı-sınav-atama süreçlerinin 3 ay ile sınırlandırılması ve ilan edilen boş kadrolar için sınavı kazananlar arasından ak atama yapılması,
- Devlet memurları görev tanımlarının güncellenmesi ve geçici görevlendirme usul ve esaslarının belirlenmesi için kanuni düzenleme yapılması,
- Devlet memurlarının sendika üyelik işlemlerinin E-Devlet kapısından yapılması için yasal düzenleme yapılması,
- Devlet memurlarının yıllık izinlerinin hafta sonuna, resmi tatillere denk gelen kısımlarının izinden sayılmaması ve kullanılmayan/kullandırılmayan yıllık izinlerin ücretle karşılanması için kanuni düzenleme yapılması,
- Görevde Yükselme ve Unvan Değişikliği sınavlarına tabii kadrolara “Sınavsız Atama” yapılmaması için kanuni düzenleme yapılması,
- Aşçı, berber, terzi, kaloriferci, bahçıvan, v.b. unvanlarda görev yapan devlet memurlarının sınıflarının “Teknik Hizmetler Sınıfı” olarak düzenlenmesi,
- Fazla mesai günlük ücretleri; aylık bürüt maaşı/30 günlük üzerinden hesaplanıp günlük olarak hesaplanması, fazla mesai saatlik ücret; fazla mesai günlük ücret/8 saatlik üzerinden hesaplanıp saatlik olarak hesaplanması ve hafta sonu, bayram ve resmi tatil günlerinde ise 2 katı olarak ödenmesi için kanuni düzenleme yapılması gerekmektedir.
TEÇ-SEN GENEL MERKEZİ

Kamu Birliği Konfederasyonu ve Tüm Eğitim Çalışanları Sendikası olarak Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Sn. Özgür ÖZEL’i makamında ziyaret ettik.
3600 ek gösterge, YHS, bayram ikramiyesi, kademeli emeklilik 1+1 sistemi dahi birçok konuyu görüşüp desteklerini istedik.
Sayın Özgür ÖZEL haftaya yapacağı grup toplantısında bu konuları kamuoyuna duyuracağını belirtti.
Sayın Özel’e nezaketi ve misafirperverliği için teşekkür ederiz.




Bilindiği üzere; TÜİK, TÜFE kapsamındaki madde sepetine dahil ettiği maddelerin fiyatlarını kamu oyuna açıklamamakta, uzunca bir süredir bu konuda şeffaflık sergilememektedir.
Bu gerekçe ile sendikamızca daha önce, enflasyon oranlarının gerçeği yansıtmadığı, 2024 yılı ilk altı aylık enflasyonun belirlenmesinde kullanılan parametrelerin ve rakamlarının açıklanması istemiyle TÜİK’e başvuru yapılmış, “TÜİK ise hesaplamalara ilişkin teknik bilgilere yer vererek hesaplamaların bilimsel ölçütlere göre yapıldığını, bireylerin beklenti ve değerlendirmelerinin sübjektif olduğunu, istatistiki amaçlar ile belirlenen TÜFE oranının hangi resmi ve özel kurumlarca hangi çalışmalarda kullanılacağının kurumla alakası olmadığını, maaş artışlarında dikkate alınan endekslerin düşük kaldığı yönündeki iddianın hesabın yanlış olarak yapıldığına karine teşkil edemeyeceğini belirtmiş ve bu yöndeki talebimizi reddetmiştir.”
Bunun üzerine; Sendikamızca Ankara 24.İdare Mahkemesinde 2024/1501 E. sayılı dosya ile dava açılmış, enflasyon oranlarının bilimsel ölçütlere uygun olarak uzman bilirkişiler aracılığıyla yeniden hesaplama yapılması ve bu hesaplamanın ilan edilerek memur maaşlarının güncellenmesi talep edilmiştir.
Mahkeme ise ilk açtığımız bu davada “kara komik” bir karara imza atmış, talebimiz özetle; “Ülkenin ekonomi alanındaki istatistiklerini derlemek ve yayımlamak ile görevli olan davalı idare tarafından aylık olarak açıklanan enflasyon artış oranlarının davacının maaşının artışına doğrudan bir etkisinin olmadığı, ikincil bir işlem olan toplu sözleşmeye hüküm koyulmak suretiyle davacının maaşında etki yaptığı, dolayısıyla davalı idare tarafından açıklanan ve sadece istatistiki bir veri olarak paylaşılan enflasyon artış oranlarının, kamu gücünün üçüncü kişiler üzerinde ayrıca başka bir işlemin varlığına gerek olmaksızın doğrudan doğruya çeşitli hukuki sonuçlar doğurmak suretiyle etkisini gösterdiği işlemlerden olmadığı kanaatine varıldığından, davanın esasının incelenmesine olanak bulunmadığı sonucuna varılmıştır”. gerekçesiyle mesnetsiz bir şekilde reddedilmiştir. Gerekli itirazlarımız Ankara Bölge İdare’ne yapılmış, hukuki süreç devam etmektedir.
İlk altı aylık dönem için yürüttüğümüz hukuki süreç devam ederken, sendika olarak ikinci altı aylık dönem için de yinelediğimiz talebimizi, TÜİK bu sefer farklı bir kara komikliğe imza atarak “hesaplanan ve yayımlanan verilerin resmi istatistik niteliğinde olduğunu, kuruma herhangi bir sorumluluk yükletilemeyeceği” gerekçesiyle reddetmiştir.
Tüm bu gerekçeler ile Sendikamızca; Ankara 20. İdaresi Mahkemesi nezdinde 2025/192 dosya numarası ile dava açılmış; Dava dilekçemizde özetle;
- 01.07.2024 ile 31.12.2024 tarihleri arasına ait TÜFE kapsamındaki maddelerin fiyatları ile TÜFE hesaplaması ile ilgili yöntem ve verilerin tamamının istenilmesine;
- ENAG Gruptan, ve İTO’DAN 01.07.2024 ile 31.12.2024 tarihleri arasındaki TÜFE hesaplamasına dahil edilen fiyat verileri ile TÜFE hesaplamasına ait yöntem ve verilerin istenilmesine;
- TÜFE hesaplamasına dahil olan madde fiyatlarını kapsayan verilerin mahkemece resen seçilecek olan üniversitelerin istatistik ve ekonomi hocalarından oluşan 3 yada 5 kişilik bilirkişi kuruluna tevdi edilmesi ile 01.07.2024 ile 31.12.2024 tarihine kadar olan TÜFE oranın yeniden hesaplanmasına;
ilişkin karar verilmesi talep edilmiştir.
Bizler gibi tüm kamuoyu da çok iyi biliyor ki TÜİK verileri gerçeği yansıtmıyor. “TÜİK verilerini paylaşmıyor, hatta bunu isteyen mahkemeye dahi bilgi vermiyor.
Bilgi için tıklayınız.
Biz bu konuda su götürmez bir şekilde haklı olduğumuzu biliyoruz. Şu anda ümit ediyor ve bekliyoruz ki; Hukukçuların deyimiyle söyler isek “Berlin’de Hakimler Var.” ise bu husus er ya da geç mahkeme kararları ile tespit edilecektir.
TEÇ-SEN GENEL MERKEZİ
