Bilindiği üzere 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun ilgili hükümleri gereğince kamu görevlileri, yalnızca bulundukları hizmet sınıfına ve unvanlarına uygun işlerde çalıştırılabilir. Kanunda açıkça belirtildiği gibi, hiçbir memur sınıfı dışındaki görevlerde ya da kadro derecesinin altında bir pozisyonda çalıştırılamaz.
Ancak ………
İl Milli Eğitim Müdürlüğü bünyesinde “programcı” unvanıyla görev yapan üyemiz, görev tanımı dışında ve hizmet sınıfına aykırı bir biçimde, destek hizmetleri biriminde görevlendirilmiştir. Bu durum üzerine, üyemiz adına sendikamız tarafından hukuki süreç başlatılmıştır.
Kütahya İdare Mahkemesi 2024/797 esas ve 2025/73 sayılı kararıyla; teknik hizmetler sınıfında yer alan ve programcı unvanıyla görev yapan üyemizin, genel idare hizmetleri sınıfına ait işler kapsamında görevlendirilmesinin hukuka aykırı olduğuna hükmetmiş ve söz konusu idari işlemi iptal etmiştir.
Kararın gerekçesinde şu ifadeler yer almıştır:
“Teknik hizmetler sınıfında yer alan ‘programcı’ unvanında görev yapan davacının, görev tanımıyla ve hizmet sınıfıyla uyumlu olmayan idari işlerde herhangi bir süre belirtilmeksizin ve devamlılık teşkil edecek şekilde görevlendirilmesi mevzuata aykırıdır.”
Ayrıca kararda, kamu hizmetlerinin etkinliği ve verimliliği açısından, personelin eğitim durumu, uzmanlık alanı ve hizmet sınıfına uygun görevlerde çalıştırılmasının zorunluluğu vurgulanmış; “idareye tanınan takdir yetkisinin mutlak ve sınırsız olmadığı, kamu yararı ve hizmet gerekleriyle sınırlı olduğu” açıkça ifade edilmiştir.
Bu karar, yalnızca üyemizin değil, benzer şekilde unvanı dışında görevlendirilen tüm kamu çalışanlarının görev güvencesini korumak açısından önemli bir kazanımdır.
Sendikamız, kamu görevlilerinin hukuki, mesleki ve özlük haklarını korumaya kararlılıkla devam edecektir.
Kamuoyuna saygıyla duyurulur.
TEÇ-SEN GENEL MERKEZİ

Milli Eğitim Bakanlığı Merkez Teşkilatı ile il ve ilçe millî eğitim müdürlüklerinde görev yapan eğitim çalışanları, görev aldıkları bazı birimlerde yürüttükleri iş ve işlemler gereği mali ve idari açıdan yüksek düzeyde sorumluluk üstlenmektedir. Özellikle bütçe, muhasebe, tahakkuk, destek hizmetleri ile inşaat ve emlak birimlerinde görev yapan personel, çalışmalarının doğası gereği aşırı iş yüküne ve kamu zararı riskine doğrudan muhatap olmakta; bu nedenle görevlerini ciddi dikkat, uzmanlık ve hassasiyetle yürütmektedir..
Bu kapsamda;
Bütçe ve tahakkuk; biriminde görev yapan personelimiz; maaş, ek ders, sosyal yardım ve benzeri birçok ödemenin hazırlanmasında, tahakkuk ettirilmesinde ve mevzuata uygunluğunun denetlenmesinde doğrudan sorumludur. Bu görevlerde yapılan küçük bir hata dahi kamu zararına neden olabilmekte, ilgili personele doğrudan zimmet ya da disiplin sorumluluğu yükleyebilmektedir.
Destek hizmetleri; biriminde görev yapan çalışanlarımız; mal ve hizmet alımı, yakıt giderleri, taşıma ve yemek hizmetleri gibi pek çok işlemin hem organizasyon hem de mali tarafında aktif rol almakta, kimi zaman kontrol görevi de üstlenmektedir.
İnşaat ve emlak; birimlerinde görevli personel ise bina yapımı, bakım-onarım, donatım, demirbaş ve benzeri işlerde, ihale süreçlerinin yürütülmesi, hakediş kontrolleri, kabul ve teslim işlemleri gibi mali ve teknik sorumluluklar içeren görevleri ifa etmektedir. Bu işlemler hem bütçesel büyüklükleri hem de teknik denetim zorunluluğu nedeniyle ciddi sorumluluk doğurmaktadır.
Bu nedenle, sorumluluk alanları yüksek risk ve dikkat gerektiren bu personelimiz için “mali-teknik sorumluluk tazminatı” ödenmesi hususu aslına bakıldığında bir hakkın teslimi anlamına gelmektedir.
Bu nedenle; Milli Eğitim Bakanlığı teşkilatında benzer nitelikte ve ağırlıktaki görevleri fiilen yerine getiren personele ek bir “mali-teknik sorumluluk tazminatı” veya “sorumluluklarına karşılık ek ders ücreti” ödenmesini sağlayacak yasal ve idari düzenlemelerin yapılması; hem bu çalışanların artan iş yükü ve sorumluluğunun karşılanması, hem de hak ettikleri maddi karşılığın teslim edilmesi açısından büyük önem taşımaktadır.
TEÇ-SEN GENEL MERKEZİ

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından açıklanan Mayıs 2025 verilerine göre, yıllık enflasyon %35,41, aylık enflasyon ise %1,53 olarak kaydedilmiştir. Ancak kamuoyunda sıkça sorulan bir soru: Zam dönemleri yaklaştıkça enflasyon verileri sistematik şekilde düşürülüyor mu!? Bu sadece bir tesadüf müdür, yoksa planlı bir manipülasyon mudur?
Her yıl sadece iki defa – Ocak ve Temmuz aylarında – zam alan memur ve emeklilere, bu zamlardan sonra ortaya çıkan enflasyon farkı ödenmektedir. Ne var ki, bu farklar hesaplanırken kullanılan son iki aylık verilerin, neredeyse her yıl düşüş eğiliminde olması dikkat çekicidir. Bu durum, milyonlarca memur ve emeklinin maaş artışlarının bilinçli olarak düşük tutulduğu kuşkusunu doğurmaktadır.
💢 Mayıs ayında açıklanan %1,53’lük enflasyon oranı, pazardaki, marketteki, kiradaki artışlarla hiçbir şekilde örtüşmemektedir. Gerçek hayat pahalılığı ile TÜİK’in rakamları arasındaki uçurum her geçen gün derinleşmektedir.
💢 Bu tablo açıkça göstermektedir ki; TÜİK, enflasyon oranlarını objektif ve şeffaf biçimde değil, ihtiyaca! göre şekillendirmektedir. Bunun sonucunda da, memur ve emekliler ekonomik gerçeklerden kopuk, adaletsiz zam oranları karşı karşıya kalmaktadır.
📌 TEÇ-SEN olarak bir kez daha uyarıyoruz:
• Enflasyon farkı aylık olarak ödenmelidir!
• TÜİK verileri bağımsız denetime açılmalıdır!
• Refah payı, bir lütuf değil; temel bir hak olarak tanınmalıdır!
• Memur ve emekliler gerçek enflasyona karşı korunmalıdır!
🔴 MEMUR VE EMEKLİYE SIFIR ZAM, SIFIR TEPKİ!
Artık Uyanın!!! Yıllardır milyonları ilgilendiren toplu sözleşmelerde %0 zam alabilen, TÜİK’in tartışmalı verileri karşısında tek bir cümle kuramayan yetkili konfederasyon, bu adaletsizliğin en sessiz ortağıdır!
• Artık susarak destek olanlara değil, yüksek sesle mücadele edenlere ihtiyaç var!
📣 Buradan Tüm Kamu Çalışanlarına Sesleniyoruz:
Artık kandırılmaya, oyalanmaya, sessizliğe mahkûm edilmeye son verin!
Haklarınızı gerçekten savunan TEÇ-SEN’de Kamu Birliği Konfederasyonu’nda Birleşin.
✊ Unutmayın:
Hak, ancak mücadeleyle alınır!
Masa başında değil, sahada kazanılır!
TEÇ-SEN GENEL MERKEZİ

Bakanlığımız ve diğer kurum/kuruluşlar arasında yapılan anlaşmalar kapsamında toplu taşıma, konaklama, sosyal ve kültürel faaliyetler gibi alanlarda sağlanan indirim ve ayrıcalıkların büyük bir kısmı, yalnızca eğitim-öğretim hizmetleri sınıfında görev yapan personeli kapsamakta; genel idare, teknik hizmetler, yardımcı hizmetler ve sağlık hizmetleri sınıfında görev yapan eğitim çalışanları bu haklardan faydalanamamaktadır.
Örneğin, Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bağlı müze ve ören yerlerine ücretsiz giriş hakkı ya da toplu ulaşımdan indirimli yararlanma gibi uygulamalar, yalnızca eğitim öğretim hizmetleri sınıfında görev yapan eğitim çalışanlarını kapsamaktadır.
Bu durum, eğitim çalışanları arasında eşitlik duygusunu zedelemekte, ayrımcılık hissi doğurmakta ve kurum içi aidiyet duygusunu olumsuz etkilemektedir. Eğitim camiasının bir bütün olduğu gerçeği göz önüne alındığında, bu tür uygulamaların yalnızca belirli bir hizmet sınıfını kapsaması, ekip ruhunu ve çalışanların birbirine olan bağlılığını da olumsuz yönde etkilemektedir.
Sendikamız, eğitim çalışanlarının tamamının aynı çatı altında görev yaptığı ve aynı hedefler doğrultusunda çalıştığı gerçeğinden hareketle, sağlanan indirim ve ayrıcalıkların kapsamının genişletilerek tüm hizmet sınıflarını kapsayacak şekilde düzenlenmesi için gerekli girişimlerde bulunmuştur. Bu düzenlemeler yalnızca bireysel moral ve motivasyonu artırmakla kalmayacak, aynı zamanda kurumsal verimliliği ve çalışanlar arasındaki iş barışını da pekiştirecektir.
Bu doğrultuda, Bakanlığımız ve ilgili kurumlarla yapılan anlaşmaların kapsamlarının genişletilmesi, tüm eğitim çalışanlarının bu haklardan eşit şekilde faydalanabilmesi için gerekli düzenlemelerin yapılması talebimizi ilettik. Sürecin takipçisi olduğumuzu ve gelişmeleri siz değerli üyelerimizle paylaşmaya devam edeceğimizi belirtmek isteriz.
Eğitim çalışanlarının hak ettiği değeri gördüğü, eşitlik ve adaletin sağlandığı bir çalışma ortamı için mücadelemiz kararlılıkla sürecektir.
TEÇ-SEN GENEL MERKEZİ

657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 73. Maddesi kapsamında devlet memurlarına karşılıklı yer değiştirme (becayiş) hakkı tanınmıştır.
Birçok kamu kurum ve kuruluşu da Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliklerinde bu hükme yer vererek, çalışanlarının bu haktan faydalanmasını sağlamışlardır.
Ancak Milli Eğitim Bakanlığı ilgili yönetmeliklerinde bu hususa yer vermemiştir. Bu eksiklik nedeniyle, eğitim çalışanlarının karşılıklı yer değiştirme hakkı işlevsiz bırakılmıştır.
Oysa karşılıklı yer değiştirme (becayiş), kamu hizmetlerinin sürekliliğine ve aksamamasına etki etmeyen bir uygulamadır.
Aynı unvan, statü ve yeteneklere sahip kamu çalışanlarının karşılıklı yer değiştirmesi, boş veya dolu kadro sayısında herhangi bir değişikliğe yol açmamakta; dolayısıyla kamu hizmetlerinin niteliği ve niceliği üzerinde olumsuz bir etkisi bulunmamaktadır.
Bu hakkın tanınması durumunda; kadrolu olarak görev yapan ancak boş kadro olmadığı gerekçesiyle yer değiştiremeyen ve sözleşmeli olarak göre yapan ve 4 yıl boyunca yer değişikliği hakkı bulunmayan eğitim çalışanlarına bir nebze kolaylık sağlanmış olacaktır.
Bu nedenlerle, ilgili mevzuatında karşılıklı yer değiştirme (becayiş) hakkına yer verilmesi için gerekli düzenlemelerin yapılmasını Milli Eğitim Bakanlığı’ndan resmi olarak talep ettik.
TEÇ-SEN GENEL MERKEZİ

Kamu çalışanlarının ve emeklilerinin 8. Dönem Toplu Sözleşme Masasında çözüme kavuşturulmasını istedikleri talepleri kamuoyunun gündemine taşımak amacıyla gerçekleştirdiğimiz “Eskişehir’den Ankara’ya Pedal Çeviriyoruz” eylemimizden basına yansıyanlar.
https://www.iha.com.tr/ankara-haberleri/unipersen-uyeleri-eskisehirden-ankaraya-pedal-cevirdi-240193728: “ESKİŞEHİR’DEN ANKARA’YA PEDAL ÇEVİRİYORUZ” EYLEMİMİZİ TAMAMLADIK! https://tivi6.com.tr/tec-sen-genel-baskani-umit-demirel-ve-uniper-sen-genel-baskani-ibrahim-guzelden-carpici-aciklamalar/: “ESKİŞEHİR’DEN ANKARA’YA PEDAL ÇEVİRİYORUZ” EYLEMİMİZİ TAMAMLADIK! https://www.haberkenti.com/unipersen-toplu-sozlesme-talepleri-icin-bisiklet-turu-duzenledi-455434#google_vignette: “ESKİŞEHİR’DEN ANKARA’YA PEDAL ÇEVİRİYORUZ” EYLEMİMİZİ TAMAMLADIK! https://www.medyagazete.com/haber/unipersen-uyeleri-eskisehirden-ankaraya-pedal-cevirdi-1167456: “ESKİŞEHİR’DEN ANKARA’YA PEDAL ÇEVİRİYORUZ” EYLEMİMİZİ TAMAMLADIK! https://www.sondakika.com/ekonomi/haber-unipersen-den-bisikletli-eylem-18649775/#google_vignette: “ESKİŞEHİR’DEN ANKARA’YA PEDAL ÇEVİRİYORUZ” EYLEMİMİZİ TAMAMLADIK! https://www.habermemur.net/unipersen-ve-tec-senden-hak-arayisi/: “ESKİŞEHİR’DEN ANKARA’YA PEDAL ÇEVİRİYORUZ” EYLEMİMİZİ TAMAMLADIK!
Milli Eğitim Bakanlığı Özel Ulaştırma Hizmetleri Mesleki Eğitim ve Geliştirme Kurslarına katılarak (SRC) uygulama teorik sınav sorumlusu kurs seminerini başarılı şekilde tamamlayan Tüm Eğitim Çalışanlarının da Teorik uygulamalı sınavlarda görev alması için Milli Eğitim Bakanlığına resmi başvurumuzu yaptık.
Mevcut yönergede sadece yönetici ve öğretmenlere sınav görevi verilmekte olup, belge sahibi diğer eğitim çalışanları bu kapsam dışında tutulmaktadır. Sınav sorumluluğu eğitimi alan tüm personelin teorik ve uygulamalı sınavlarda görev alması liyakat ve verimlilik açısından gereklidir.
Alınan bu kurs yalnızca bir belge değil, aynı zamanda sahada aktif görev alma sorumluluğunu da beraberinde getirmekte, Yapılacak olan teorik ve uygulamalı sınavlarda tüm eğitim çalışanlarının görev alabilmesinin önünün açılması hem sınavların daha etkin yürütülmesi hem de insan kaynağının verimli kullanılması adına oldukça verimli olacaktır.
TEÇ-SEN GENEL MERKEZİ

Milli Eğitim Bakanlığı Ölçme Değerlendirme ve Sınav hizmetleri Genel Müdürlüğünce yapılan E-Sınav Merkezi ile Yazılı Sınav görevlendirilmelerinde Şef, Memur ve Hizmetli, Kurye Açık öğretim sınavları görevlendirilmesi “nin MEBBİS Sistemi üzerinde yer alan Sınav İşlemleri Modülüne ekleme yapılması,
Tüm sınavların gözükmesi, sınavlara her unvan için başvuru hakkı tanımlamasının yapılması, tüm sınavların eşit bir şekilde görev alma imkanının tanımlaması ve il bazında başvuru yapılması hakkı verilmesinin sağlaması hususunda;Milli Eğitim Bakanlığına başvurumuzu yaptık.
TEÇ-SEN GENEL MERKEZİ

Hepimizin malumu Dün Nisan ayı enflasyon verileri açıklandı. Enflasyon rakamlarının ardından açıklama yapan Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın: Hakem Kurulu’nun adil kararlar üretmediğini savundu ve kurulun adeta noter gibi davrandığını ifade ederek, “Hakem Kurulu kolay olanı seçip kendi yetersizliğini mühürlemiştir” dedi. Açıklamasının devamında ise “4688 Sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları ve Toplu Sözleşme Kanunu’nun mevcut haliyle kamu çalışanlarının sorunlarına çözüm üretmediğini, Cumhurbaşkanı’na da bu durumu ilettiğini belirtti.
Yasanın Meclis kapanmadan değiştirilmesi ve Ağustos ayında adil bir toplu sözleşme masası kurulması gerektiğini” söyledi. Son olarak da yarım ağız seyyanen zam ve gelir vergisinin sabitlenmesini istedi.
Şimdi bakıyoruz yapılan açıklamaya; ilk başta “Ağam Bizimle Eğleniyor!!” demekten başka bir söz ağzımızdan dökülmüyor.
Çünkü bu zat, teklif edilen zam oranlarını yıllardır sanki kendisi noter gibi onaylamamış, bir gün önce teklife kapalıyız deyip, bir gün sonra yarım puan artışa imzalar atmamış gibi tüm sorumluluğu hakem kuruluna yüklüyor. Hakem kurulunu Noter olmakla suçluyor ki yıllardır kendi noterliğinin üstü kapansın istiyor. Bitmiyor, Anayasa Mahkemesinin %2 garabetini iptal etmesi ile birlikte diline doladığı 4688 Sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları ve Toplu Sözleşme Kanunu’nun değiştirilmesi gerektiğini her fırsatta söylüyor, ama bu değişikliğin çerçevesinin neler olduğunu kamuoyuna açıklamıyor.
Ama biz bu cümlenin altında nelerin saklı olduğunu ve nelerin amaçlandığını çok iyi biliyoruz.
Bir kere bu büyük cümlelerle tarif edilen isteklerin içerisinde; “memur ve emeklisi için kırık iğne kadar dahi bir şey yok, ama sendika enflasyonu çarpıtması var.” Yine; “Toplu sözleşme sürecinde sendikalara güç katma konusunda hükümetten bir talep yok ama işçi sendikalarında da pratiği var denilen dayanışma aidatı manipülasyonu var.
Tüm bu taleplerin toplamında; memur ve emekliyi ilgilendiren tek bir sonuç yok ama sonuçları itibariyle başta cumhurbaşkanımız olmak üzere hükümete zarar vereceğini adı gibi bildiği halde, siyaset kurumunu aldatarak onlara yön verme isteği var.
Dikkat edin yine bu zatın dilinde; TÜİK verilerinin gerçeği yansıtmadığı ile ilgili tek bir cümle ve enflasyon farklarının aylık ödenmesi için tek bir talep yok. Dilinde sadece yarım ağız söylenmiş ve kendi isteğiyle olmayacağını adı gibi bildiği refah payı istemi ve gelir vergisinin sabitlenmesi var. Refah payı artışının niye kendi isteğiyle olmayacağını da açayım..
2023 seçimleri öncesi memurlarımıza seyyanen zam verilmesi onun deyimiyle “pratiğinde” bir dahlinin olmadığını, dönemin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı kamuoyu önünde iki kere net bir şekilde ifade etmişti. Bir refah payı artışı olursa bunda da yine kendilerinin bir payının olmayacağını adımız gibi biliyoruz.
Ve bunu o da çok iyi bildiği için, Memur sürünürmüş, emekli kan ağlarmış umurunda bile değil. Böyle bir derde hiç sahip olmadı, olması da mümkün değil. Bunun için Kamu çalışanları baskı ile, olmadı toplu sözleşme ikramiyesi ile sendika üyeliğine mecbur olsun, böylece sendikanın kasası bir şekilde dolsun. Buradan aldığı gücü de seçkin üyelerini müdür müdür yardımcısı yapmak için kullansın yeterli.
Mahalle Alev almış, Kamu Çalışanları Yanıyor, Emekliler açız açız diye inliyor,. Yetkili Konfederasyonu Temsilen Yaşananlara Tercüman Olacağı, Çözüm İsteyeceği Yerde, Geçmiş Emeklinin, Kamu Çalışanlarının Karşısına Saçlarını Tarıyor, Tutturmuş Bir 4688
Değişmeli Türküsü Başka Bir Şey Bilmiyor.

TÜİK’in Nisan ayı enflasyonunu %3, yıllık enflasyonu ise %37,86 olarak açıklaması, ENAG’ın aynı dönemdeki %4,46 ve %73,88’lik verileriyle kıyaslandığında, iki kurum arasında %98’lik bir fark olduğunu ortaya koymaktadır. Bu fark, çarşı-pazarda karşılaştığımız gerçek enflasyonun TÜİK verileriyle örtüşmediğini ve maaş artışlarının yetersiz kaldığını göstermektedir.
Son 6 yılda yaşanan ekonomik kriz nedeniyle alım gücümüz %500 oranında gerilerken, TÜİK’in düşük gösterdiği enflasyon oranları yüzünden de %100’e yakın enflasyon farkı alacağımız oluşmuştur. Bu durum, memur ve emeklilerin ekonomik şartlar ve gerçek enflasyon karşısında ezilmesine neden olmaktadır.
Memur ve Emekliler Gerçek Enflasyon Karşısında Eziliyor
Memurlar ve Emekliler: TÜİK’in düşük gösterdiği enflasyon oranlarına göre yapılan maaş artışları, alım gücümüzü gerçek enflasyon karşısında hızla eritmektedir. Memur ve emekliler, reel olmayan enflasyon oranlarına göre yapılan artışlar nedeniyle temel ihtiyaçlarını karşılamakta zorlanmaktadır.
Ne Yapılmalı?
1.TÜİK Verileri Şeffaf Hale Getirilmelidir: Enflasyon hesaplama yöntemleri bağımsız denetime açık olmalıdır.
2.Enflasyon Farkları Aylık Ödenmelidir: Memur ve emeklilerin alacakları düzenli olarak ödenmelidir.
3.Refah Payı Artırılmalıdır: Son altı yıl boyunca alım gücümüzde oluşmuş kayıpların giderilmesi amacıyla, maaş artışlarına mutlaka refah payı eklenmelidir.
4.Vergi Dilimi Yüzde 15’e Sabitlenmelidir: Çalışanların maaşlarına yapılan zamlar, yılın ilerleyen aylarında daha yüksek vergi dilimlerine girilmesi nedeniyle fiilen erimekte ve maaş artışlarının etkisi ortadan kalkmaktadır.
Vergi dilimlerinin mevcut yapısı, özellikle orta ve düşük gelirli çalışanlar için ciddi bir ekonomik yük oluşturmaktadır. Bu nedenle, vergi dilimlerinin yüzde 15’e sabitlenmesi, çalışanların gelirini korumak ve ekonomik adaleti sağlamak açısından büyük önem taşımaktadır..
Sonuç Olarak
Memur ve emekliler, düşük gösterilen enflasyon oranları nedeniyle ekonomik krizin yükünü en ağır şekilde taşımaktadır. TÜİK’in verilerinin şeffaf hale getirilmesi, enflasyon farklarının düzenli ve aylık ödenmesi ve de gelir vergisi oranının %15’e sabitlenmesi memur, emekli ve tüm çalışanları açısından ekonomik adaleti sağlamak noktasında acil bir gerekliliktir. Aksi takdirde, toplumsal huzursuzluk kaçınılmaz olacaktır.
