8. Dönem Toplu Sözleşme görüşmeleri yaklaşırken, yetkili konfederasyon Memur-Sen, toplu sözleşme tekliflerini kamuoyuyla paylaştı.
Taleplerin içeriğiyle ilgili çok şey söylenebilir. Ancak biz bugün başka bir şeyi sorgulayacağız.
Ya bu teklifler reddedilirse ne olacak?
Bilindiği üzere Kamu İşçilerinin toplu iş sözleşmesi görüşmeleri de aynı zamanda devam ediyor. TÜRK-İŞ Genel Başkanı geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklamada çok net konuştu. İlk önce Ak Parti İl başkanlıkları önünde basın açıklamaları gerçekleştireceklerini, sonra iş yerlerinden bir gün süreyle ayrılmayacaklarını, anlaşma sağlanamaz ise arkasından da bir günlük iş bırakacaklarını ifade etti ve bunları gerçekleştirdi. Açıklamasının devamında ise yine anlaşma olmazsa tespit edilecek bir yerde süresiz oturma eylemi, her iş kolunda ayrı ayrı grev kararı alacaklarını söyledi. “Ve bunları yapar mıyız, yapmaz mıyız, nasıl yaptığımızı da tüm kamuoyu yakından bilir. O yüzden bizim sıkıntımızı çözün ve bizi ülke gündeminden çıkarın,” dedi.
Bu söylem, sendikal sorumluluk taşıyan net bir duruştur.
Bu, üyelerine ve kamuoyuna karşı hesap verebilen bir sendikanın tavrıdır.
Şimdi Memur-Sen’e soruyoruz. Bugün taleplerinizi açıkladınız.
- Süreç içerisinde talepleriniz kabul edilmezse ne yapacaksınız?
- Yine top çevirip en sonunda bütün suçu Hakem Heyetine atmaya mı çalışacaksınız?
Buradan açıkça ifade ediyoruz: Memur-Sen, kamuoyuna artık sadece teklif değil, teklifler boşa çıkarsa nasıl bir eylem süreci yürüteceğini de duyurmak zorundadır.
Aksi hâlde yaptığınız şey sadece vitrindir. Sadece oyalamadır, sadece göz boyamadır.
Kamu çalışanları artık kuru söz değil, gerçek bir sendikal duruş istiyor.
Salih Burçin POYRAZ
TEÇ-SEN Genel Başkan Vekili

Bilindiği üzere, kamu görevlilerinin maaş ve özlük haklarının banka aracılığıyla ödenmesine ilişkin yapılan protokoller kapsamında personele banka promosyonu ödemesi yapılmaktadır. Bu promosyonların kapsamı ve uygulanması, ilgili genelgeler ve bakanlık yazılarıyla belirlenmiş olup, personele adil ve eşit şekilde dağıtılması gerektiği açıkça ifade edilmiştir.
Ancak Balıkesir ili Gönen İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’nde şef olarak göreve başlayan üyemizin, promosyon ödemesinden faydalanmak üzere yaptığı başvuru, daha önceki görev yerinde promosyon aldığı gerekçesiyle reddedilmiştir. Bunun üzerine üyemiz adına sendikamız tarafından hukuki süreç başlatılmıştır.
- Balıkesir 2. İdare Mahkemesi 2024/1009 esas ve 2025/709 sayılı kararıyla:
– Üyemizin promosyon başvurusunun reddine ilişkin Gönen Kaymakamlığı İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü işleminin hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğuna karar verilmiş,
– Üyemizin, önceki görev yerinde aldığı promosyonun kapsadığı dönem düşüldükten sonra, yeni görev yerinde promosyon hakkından gün hesabı yapılmak suretiyle yararlandırılması gerektiği hükme bağlanmıştır.
- Kararın gerekçesinde şu ifadeler yer almıştır:
“Davacının göreve atandığı 01/07/2024 tarihinden itibaren protokolün son geçerli olduğu tarihe kadar maaş ödemelerini anılan bankadan alacağı hususu da dikkate alındığında, maaş ve diğer özlük haklarının bu banka aracılığıyla elde eden ve elde etmeye devam edecek olan davacının, protokol kapsamında yapılan promosyon ödemelerinden yararlandırılmasının hakkaniyet ilkesinin bir gereği olduğu açıktır.”
Bu karar, yalnızca üyemizin değil; benzer şekilde görev değişikliği sonrası promosyon hakkı engellenen tüm kamu çalışanlarının hakkını teslim eden emsal niteliğinde önemli bir kazanımdır.
Sendikamız, üyelerinin mali, mesleki ve hukuki haklarını her platformda kararlılıkla savunmaya devam edecektir.
Kamuoyuna saygıyla duyurulur.
TEÇ-SEN GENEL MERKEZİ

Bilindiği üzere, kamu görevlileri sağlık mazeretlerine bağlı olarak yer değişikliği talebinde bulunma hakkına sahiptir. Bu hak, hem 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu hem de ilgili yönetmelikler çerçevesinde güvence altına alınmıştır.
bakır Dicle İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’nde “şef” olarak görev yapan üyemizin, ileri derecede alerjik rinit ve astım tanısı konulan çocuğunun tedavi sürecinin sağlıklı yürütülebilmesi amacıyla Diyarbakır il merkezi veya merkez ilçelerine atanma talebi, kurum tarafından reddedilmiştir. Bunun üzerine üyemiz adına sendikamızca hukuki süreç başlatılmıştır.
- Diyarbakır 1. İdare Mahkemesi, 2024/1178 esas ve 2025/764 sayılı kararıyla;
– Üyemizin çocuğuna Dicle Üniversitesi Hastanesi tarafından verilen sağlık kurulu raporunda tedavinin çocuk alerjisi ve immunoloji uzmanlığı bulunan merkezlerde yürütülmesi gerektiği belirtilmesine rağmen, Dicle ilçesinde bu sağlık biriminin bulunmaması göz önünde bulundurularak,
– Sağlık mazeretine dayalı atanma başvurusunun reddine dair işlemin hukuka aykırı olduğuna hükmetmiştir.
- Kararın gerekçesinde şu ifadeler yer almıştır:
“Davacının çocuğunun sağlık durumu ve tedavisi için uygulanması gereken tıbbi müdahalelerin sıklığı dikkate alındığında, davacının sağlık mazereti kapsamında çocuğun tedavisinin takip edildiği Dicle Üniversitesi Hastanesine yakın konumda bulunan Diyarbakır il merkezi ve merkez ilçelerinde mazeretinin karşılanabileceği herhangi bir müdürlüğe norm kadro sınırlamasına tabi olmaksızın atanması gerekirken, başvurunun reddine dair işlemde hukuka uyarlık görülmemiştir.”
Bu karar, sağlık özrüne dayalı yer değişikliği taleplerinin objektif değerlendirilmesi ve kamu görevlilerinin aile bireylerinin tedavi hakkına saygı gösterilmesi açısından önemli bir kazanımdır.
Sendikamız, kamu çalışanlarının anayasal haklarını ve insani mazeretlerini görmezden gelen uygulamalara karşı mücadele etmeye kararlılıkla devam edecektir.
Kamuoyuna saygılarımızla duyurulur.
TEÇ-SEN GENEL MERKEZİ

Bilindiği üzere 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun ilgili hükümleri gereğince kamu görevlileri, yalnızca bulundukları hizmet sınıfına ve unvanlarına uygun işlerde çalıştırılabilir. Kanunda açıkça belirtildiği gibi, hiçbir memur sınıfı dışındaki görevlerde ya da kadro derecesinin altında bir pozisyonda çalıştırılamaz.
Ancak ………
İl Milli Eğitim Müdürlüğü bünyesinde “programcı” unvanıyla görev yapan üyemiz, görev tanımı dışında ve hizmet sınıfına aykırı bir biçimde, destek hizmetleri biriminde görevlendirilmiştir. Bu durum üzerine, üyemiz adına sendikamız tarafından hukuki süreç başlatılmıştır.
Kütahya İdare Mahkemesi 2024/797 esas ve 2025/73 sayılı kararıyla; teknik hizmetler sınıfında yer alan ve programcı unvanıyla görev yapan üyemizin, genel idare hizmetleri sınıfına ait işler kapsamında görevlendirilmesinin hukuka aykırı olduğuna hükmetmiş ve söz konusu idari işlemi iptal etmiştir.
Kararın gerekçesinde şu ifadeler yer almıştır:
“Teknik hizmetler sınıfında yer alan ‘programcı’ unvanında görev yapan davacının, görev tanımıyla ve hizmet sınıfıyla uyumlu olmayan idari işlerde herhangi bir süre belirtilmeksizin ve devamlılık teşkil edecek şekilde görevlendirilmesi mevzuata aykırıdır.”
Ayrıca kararda, kamu hizmetlerinin etkinliği ve verimliliği açısından, personelin eğitim durumu, uzmanlık alanı ve hizmet sınıfına uygun görevlerde çalıştırılmasının zorunluluğu vurgulanmış; “idareye tanınan takdir yetkisinin mutlak ve sınırsız olmadığı, kamu yararı ve hizmet gerekleriyle sınırlı olduğu” açıkça ifade edilmiştir.
Bu karar, yalnızca üyemizin değil, benzer şekilde unvanı dışında görevlendirilen tüm kamu çalışanlarının görev güvencesini korumak açısından önemli bir kazanımdır.
Sendikamız, kamu görevlilerinin hukuki, mesleki ve özlük haklarını korumaya kararlılıkla devam edecektir.
Kamuoyuna saygıyla duyurulur.
TEÇ-SEN GENEL MERKEZİ

Milli Eğitim Bakanlığı Merkez Teşkilatı ile il ve ilçe millî eğitim müdürlüklerinde görev yapan eğitim çalışanları, görev aldıkları bazı birimlerde yürüttükleri iş ve işlemler gereği mali ve idari açıdan yüksek düzeyde sorumluluk üstlenmektedir. Özellikle bütçe, muhasebe, tahakkuk, destek hizmetleri ile inşaat ve emlak birimlerinde görev yapan personel, çalışmalarının doğası gereği aşırı iş yüküne ve kamu zararı riskine doğrudan muhatap olmakta; bu nedenle görevlerini ciddi dikkat, uzmanlık ve hassasiyetle yürütmektedir..
Bu kapsamda;
Bütçe ve tahakkuk; biriminde görev yapan personelimiz; maaş, ek ders, sosyal yardım ve benzeri birçok ödemenin hazırlanmasında, tahakkuk ettirilmesinde ve mevzuata uygunluğunun denetlenmesinde doğrudan sorumludur. Bu görevlerde yapılan küçük bir hata dahi kamu zararına neden olabilmekte, ilgili personele doğrudan zimmet ya da disiplin sorumluluğu yükleyebilmektedir.
Destek hizmetleri; biriminde görev yapan çalışanlarımız; mal ve hizmet alımı, yakıt giderleri, taşıma ve yemek hizmetleri gibi pek çok işlemin hem organizasyon hem de mali tarafında aktif rol almakta, kimi zaman kontrol görevi de üstlenmektedir.
İnşaat ve emlak; birimlerinde görevli personel ise bina yapımı, bakım-onarım, donatım, demirbaş ve benzeri işlerde, ihale süreçlerinin yürütülmesi, hakediş kontrolleri, kabul ve teslim işlemleri gibi mali ve teknik sorumluluklar içeren görevleri ifa etmektedir. Bu işlemler hem bütçesel büyüklükleri hem de teknik denetim zorunluluğu nedeniyle ciddi sorumluluk doğurmaktadır.
Bu nedenle, sorumluluk alanları yüksek risk ve dikkat gerektiren bu personelimiz için “mali-teknik sorumluluk tazminatı” ödenmesi hususu aslına bakıldığında bir hakkın teslimi anlamına gelmektedir.
Bu nedenle; Milli Eğitim Bakanlığı teşkilatında benzer nitelikte ve ağırlıktaki görevleri fiilen yerine getiren personele ek bir “mali-teknik sorumluluk tazminatı” veya “sorumluluklarına karşılık ek ders ücreti” ödenmesini sağlayacak yasal ve idari düzenlemelerin yapılması; hem bu çalışanların artan iş yükü ve sorumluluğunun karşılanması, hem de hak ettikleri maddi karşılığın teslim edilmesi açısından büyük önem taşımaktadır.
TEÇ-SEN GENEL MERKEZİ

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından açıklanan Mayıs 2025 verilerine göre, yıllık enflasyon %35,41, aylık enflasyon ise %1,53 olarak kaydedilmiştir. Ancak kamuoyunda sıkça sorulan bir soru: Zam dönemleri yaklaştıkça enflasyon verileri sistematik şekilde düşürülüyor mu!? Bu sadece bir tesadüf müdür, yoksa planlı bir manipülasyon mudur?
Her yıl sadece iki defa – Ocak ve Temmuz aylarında – zam alan memur ve emeklilere, bu zamlardan sonra ortaya çıkan enflasyon farkı ödenmektedir. Ne var ki, bu farklar hesaplanırken kullanılan son iki aylık verilerin, neredeyse her yıl düşüş eğiliminde olması dikkat çekicidir. Bu durum, milyonlarca memur ve emeklinin maaş artışlarının bilinçli olarak düşük tutulduğu kuşkusunu doğurmaktadır.
💢 Mayıs ayında açıklanan %1,53’lük enflasyon oranı, pazardaki, marketteki, kiradaki artışlarla hiçbir şekilde örtüşmemektedir. Gerçek hayat pahalılığı ile TÜİK’in rakamları arasındaki uçurum her geçen gün derinleşmektedir.
💢 Bu tablo açıkça göstermektedir ki; TÜİK, enflasyon oranlarını objektif ve şeffaf biçimde değil, ihtiyaca! göre şekillendirmektedir. Bunun sonucunda da, memur ve emekliler ekonomik gerçeklerden kopuk, adaletsiz zam oranları karşı karşıya kalmaktadır.
📌 TEÇ-SEN olarak bir kez daha uyarıyoruz:
• Enflasyon farkı aylık olarak ödenmelidir!
• TÜİK verileri bağımsız denetime açılmalıdır!
• Refah payı, bir lütuf değil; temel bir hak olarak tanınmalıdır!
• Memur ve emekliler gerçek enflasyona karşı korunmalıdır!
🔴 MEMUR VE EMEKLİYE SIFIR ZAM, SIFIR TEPKİ!
Artık Uyanın!!! Yıllardır milyonları ilgilendiren toplu sözleşmelerde %0 zam alabilen, TÜİK’in tartışmalı verileri karşısında tek bir cümle kuramayan yetkili konfederasyon, bu adaletsizliğin en sessiz ortağıdır!
• Artık susarak destek olanlara değil, yüksek sesle mücadele edenlere ihtiyaç var!
📣 Buradan Tüm Kamu Çalışanlarına Sesleniyoruz:
Artık kandırılmaya, oyalanmaya, sessizliğe mahkûm edilmeye son verin!
Haklarınızı gerçekten savunan TEÇ-SEN’de Kamu Birliği Konfederasyonu’nda Birleşin.
✊ Unutmayın:
Hak, ancak mücadeleyle alınır!
Masa başında değil, sahada kazanılır!
TEÇ-SEN GENEL MERKEZİ

Bakanlığımız ve diğer kurum/kuruluşlar arasında yapılan anlaşmalar kapsamında toplu taşıma, konaklama, sosyal ve kültürel faaliyetler gibi alanlarda sağlanan indirim ve ayrıcalıkların büyük bir kısmı, yalnızca eğitim-öğretim hizmetleri sınıfında görev yapan personeli kapsamakta; genel idare, teknik hizmetler, yardımcı hizmetler ve sağlık hizmetleri sınıfında görev yapan eğitim çalışanları bu haklardan faydalanamamaktadır.
Örneğin, Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bağlı müze ve ören yerlerine ücretsiz giriş hakkı ya da toplu ulaşımdan indirimli yararlanma gibi uygulamalar, yalnızca eğitim öğretim hizmetleri sınıfında görev yapan eğitim çalışanlarını kapsamaktadır.
Bu durum, eğitim çalışanları arasında eşitlik duygusunu zedelemekte, ayrımcılık hissi doğurmakta ve kurum içi aidiyet duygusunu olumsuz etkilemektedir. Eğitim camiasının bir bütün olduğu gerçeği göz önüne alındığında, bu tür uygulamaların yalnızca belirli bir hizmet sınıfını kapsaması, ekip ruhunu ve çalışanların birbirine olan bağlılığını da olumsuz yönde etkilemektedir.
Sendikamız, eğitim çalışanlarının tamamının aynı çatı altında görev yaptığı ve aynı hedefler doğrultusunda çalıştığı gerçeğinden hareketle, sağlanan indirim ve ayrıcalıkların kapsamının genişletilerek tüm hizmet sınıflarını kapsayacak şekilde düzenlenmesi için gerekli girişimlerde bulunmuştur. Bu düzenlemeler yalnızca bireysel moral ve motivasyonu artırmakla kalmayacak, aynı zamanda kurumsal verimliliği ve çalışanlar arasındaki iş barışını da pekiştirecektir.
Bu doğrultuda, Bakanlığımız ve ilgili kurumlarla yapılan anlaşmaların kapsamlarının genişletilmesi, tüm eğitim çalışanlarının bu haklardan eşit şekilde faydalanabilmesi için gerekli düzenlemelerin yapılması talebimizi ilettik. Sürecin takipçisi olduğumuzu ve gelişmeleri siz değerli üyelerimizle paylaşmaya devam edeceğimizi belirtmek isteriz.
Eğitim çalışanlarının hak ettiği değeri gördüğü, eşitlik ve adaletin sağlandığı bir çalışma ortamı için mücadelemiz kararlılıkla sürecektir.
TEÇ-SEN GENEL MERKEZİ













