Milli Eğitim Bakanlığı Özel Ulaştırma Hizmetleri Mesleki Eğitim ve Geliştirme Kurslarına katılarak (SRC) uygulama teorik sınav sorumlusu kurs seminerini başarılı şekilde tamamlayan Tüm Eğitim Çalışanlarının da Teorik uygulamalı sınavlarda görev alması için Milli Eğitim Bakanlığına resmi başvurumuzu yaptık.
Mevcut yönergede sadece yönetici ve öğretmenlere sınav görevi verilmekte olup, belge sahibi diğer eğitim çalışanları bu kapsam dışında tutulmaktadır. Sınav sorumluluğu eğitimi alan tüm personelin teorik ve uygulamalı sınavlarda görev alması liyakat ve verimlilik açısından gereklidir.
Alınan bu kurs yalnızca bir belge değil, aynı zamanda sahada aktif görev alma sorumluluğunu da beraberinde getirmekte, Yapılacak olan teorik ve uygulamalı sınavlarda tüm eğitim çalışanlarının görev alabilmesinin önünün açılması hem sınavların daha etkin yürütülmesi hem de insan kaynağının verimli kullanılması adına oldukça verimli olacaktır.
TEÇ-SEN GENEL MERKEZİ

Milli Eğitim Bakanlığı Ölçme Değerlendirme ve Sınav hizmetleri Genel Müdürlüğünce yapılan E-Sınav Merkezi ile Yazılı Sınav görevlendirilmelerinde Şef, Memur ve Hizmetli, Kurye Açık öğretim sınavları görevlendirilmesi “nin MEBBİS Sistemi üzerinde yer alan Sınav İşlemleri Modülüne ekleme yapılması,
Tüm sınavların gözükmesi, sınavlara her unvan için başvuru hakkı tanımlamasının yapılması, tüm sınavların eşit bir şekilde görev alma imkanının tanımlaması ve il bazında başvuru yapılması hakkı verilmesinin sağlaması hususunda;Milli Eğitim Bakanlığına başvurumuzu yaptık.
TEÇ-SEN GENEL MERKEZİ

Hepimizin malumu Dün Nisan ayı enflasyon verileri açıklandı. Enflasyon rakamlarının ardından açıklama yapan Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın: Hakem Kurulu’nun adil kararlar üretmediğini savundu ve kurulun adeta noter gibi davrandığını ifade ederek, “Hakem Kurulu kolay olanı seçip kendi yetersizliğini mühürlemiştir” dedi. Açıklamasının devamında ise “4688 Sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları ve Toplu Sözleşme Kanunu’nun mevcut haliyle kamu çalışanlarının sorunlarına çözüm üretmediğini, Cumhurbaşkanı’na da bu durumu ilettiğini belirtti.
Yasanın Meclis kapanmadan değiştirilmesi ve Ağustos ayında adil bir toplu sözleşme masası kurulması gerektiğini” söyledi. Son olarak da yarım ağız seyyanen zam ve gelir vergisinin sabitlenmesini istedi.
Şimdi bakıyoruz yapılan açıklamaya; ilk başta “Ağam Bizimle Eğleniyor!!” demekten başka bir söz ağzımızdan dökülmüyor.
Çünkü bu zat, teklif edilen zam oranlarını yıllardır sanki kendisi noter gibi onaylamamış, bir gün önce teklife kapalıyız deyip, bir gün sonra yarım puan artışa imzalar atmamış gibi tüm sorumluluğu hakem kuruluna yüklüyor. Hakem kurulunu Noter olmakla suçluyor ki yıllardır kendi noterliğinin üstü kapansın istiyor. Bitmiyor, Anayasa Mahkemesinin %2 garabetini iptal etmesi ile birlikte diline doladığı 4688 Sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları ve Toplu Sözleşme Kanunu’nun değiştirilmesi gerektiğini her fırsatta söylüyor, ama bu değişikliğin çerçevesinin neler olduğunu kamuoyuna açıklamıyor.
Ama biz bu cümlenin altında nelerin saklı olduğunu ve nelerin amaçlandığını çok iyi biliyoruz.
Bir kere bu büyük cümlelerle tarif edilen isteklerin içerisinde; “memur ve emeklisi için kırık iğne kadar dahi bir şey yok, ama sendika enflasyonu çarpıtması var.” Yine; “Toplu sözleşme sürecinde sendikalara güç katma konusunda hükümetten bir talep yok ama işçi sendikalarında da pratiği var denilen dayanışma aidatı manipülasyonu var.
Tüm bu taleplerin toplamında; memur ve emekliyi ilgilendiren tek bir sonuç yok ama sonuçları itibariyle başta cumhurbaşkanımız olmak üzere hükümete zarar vereceğini adı gibi bildiği halde, siyaset kurumunu aldatarak onlara yön verme isteği var.
Dikkat edin yine bu zatın dilinde; TÜİK verilerinin gerçeği yansıtmadığı ile ilgili tek bir cümle ve enflasyon farklarının aylık ödenmesi için tek bir talep yok. Dilinde sadece yarım ağız söylenmiş ve kendi isteğiyle olmayacağını adı gibi bildiği refah payı istemi ve gelir vergisinin sabitlenmesi var. Refah payı artışının niye kendi isteğiyle olmayacağını da açayım..
2023 seçimleri öncesi memurlarımıza seyyanen zam verilmesi onun deyimiyle “pratiğinde” bir dahlinin olmadığını, dönemin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı kamuoyu önünde iki kere net bir şekilde ifade etmişti. Bir refah payı artışı olursa bunda da yine kendilerinin bir payının olmayacağını adımız gibi biliyoruz.
Ve bunu o da çok iyi bildiği için, Memur sürünürmüş, emekli kan ağlarmış umurunda bile değil. Böyle bir derde hiç sahip olmadı, olması da mümkün değil. Bunun için Kamu çalışanları baskı ile, olmadı toplu sözleşme ikramiyesi ile sendika üyeliğine mecbur olsun, böylece sendikanın kasası bir şekilde dolsun. Buradan aldığı gücü de seçkin üyelerini müdür müdür yardımcısı yapmak için kullansın yeterli.
Mahalle Alev almış, Kamu Çalışanları Yanıyor, Emekliler açız açız diye inliyor,. Yetkili Konfederasyonu Temsilen Yaşananlara Tercüman Olacağı, Çözüm İsteyeceği Yerde, Geçmiş Emeklinin, Kamu Çalışanlarının Karşısına Saçlarını Tarıyor, Tutturmuş Bir 4688
Değişmeli Türküsü Başka Bir Şey Bilmiyor.

TÜİK’in Nisan ayı enflasyonunu %3, yıllık enflasyonu ise %37,86 olarak açıklaması, ENAG’ın aynı dönemdeki %4,46 ve %73,88’lik verileriyle kıyaslandığında, iki kurum arasında %98’lik bir fark olduğunu ortaya koymaktadır. Bu fark, çarşı-pazarda karşılaştığımız gerçek enflasyonun TÜİK verileriyle örtüşmediğini ve maaş artışlarının yetersiz kaldığını göstermektedir.
Son 6 yılda yaşanan ekonomik kriz nedeniyle alım gücümüz %500 oranında gerilerken, TÜİK’in düşük gösterdiği enflasyon oranları yüzünden de %100’e yakın enflasyon farkı alacağımız oluşmuştur. Bu durum, memur ve emeklilerin ekonomik şartlar ve gerçek enflasyon karşısında ezilmesine neden olmaktadır.
Memur ve Emekliler Gerçek Enflasyon Karşısında Eziliyor
Memurlar ve Emekliler: TÜİK’in düşük gösterdiği enflasyon oranlarına göre yapılan maaş artışları, alım gücümüzü gerçek enflasyon karşısında hızla eritmektedir. Memur ve emekliler, reel olmayan enflasyon oranlarına göre yapılan artışlar nedeniyle temel ihtiyaçlarını karşılamakta zorlanmaktadır.
Ne Yapılmalı?
1.TÜİK Verileri Şeffaf Hale Getirilmelidir: Enflasyon hesaplama yöntemleri bağımsız denetime açık olmalıdır.
2.Enflasyon Farkları Aylık Ödenmelidir: Memur ve emeklilerin alacakları düzenli olarak ödenmelidir.
3.Refah Payı Artırılmalıdır: Son altı yıl boyunca alım gücümüzde oluşmuş kayıpların giderilmesi amacıyla, maaş artışlarına mutlaka refah payı eklenmelidir.
4.Vergi Dilimi Yüzde 15’e Sabitlenmelidir: Çalışanların maaşlarına yapılan zamlar, yılın ilerleyen aylarında daha yüksek vergi dilimlerine girilmesi nedeniyle fiilen erimekte ve maaş artışlarının etkisi ortadan kalkmaktadır.
Vergi dilimlerinin mevcut yapısı, özellikle orta ve düşük gelirli çalışanlar için ciddi bir ekonomik yük oluşturmaktadır. Bu nedenle, vergi dilimlerinin yüzde 15’e sabitlenmesi, çalışanların gelirini korumak ve ekonomik adaleti sağlamak açısından büyük önem taşımaktadır..
Sonuç Olarak
Memur ve emekliler, düşük gösterilen enflasyon oranları nedeniyle ekonomik krizin yükünü en ağır şekilde taşımaktadır. TÜİK’in verilerinin şeffaf hale getirilmesi, enflasyon farklarının düzenli ve aylık ödenmesi ve de gelir vergisi oranının %15’e sabitlenmesi memur, emekli ve tüm çalışanları açısından ekonomik adaleti sağlamak noktasında acil bir gerekliliktir. Aksi takdirde, toplumsal huzursuzluk kaçınılmaz olacaktır.
