TÜİK’in Nisan ayı enflasyonunu %3, yıllık enflasyonu ise %37,86 olarak açıklaması, ENAG’ın aynı dönemdeki %4,46 ve %73,88’lik verileriyle kıyaslandığında, iki kurum arasında %98’lik bir fark olduğunu ortaya koymaktadır. Bu fark, çarşı-pazarda karşılaştığımız gerçek enflasyonun TÜİK verileriyle örtüşmediğini ve maaş artışlarının yetersiz kaldığını göstermektedir.
Son 6 yılda yaşanan ekonomik kriz nedeniyle alım gücümüz %500 oranında gerilerken, TÜİK’in düşük gösterdiği enflasyon oranları yüzünden de %100’e yakın enflasyon farkı alacağımız oluşmuştur. Bu durum, memur ve emeklilerin ekonomik şartlar ve gerçek enflasyon karşısında ezilmesine neden olmaktadır.
Memur ve Emekliler Gerçek Enflasyon Karşısında Eziliyor
Memurlar ve Emekliler: TÜİK’in düşük gösterdiği enflasyon oranlarına göre yapılan maaş artışları, alım gücümüzü gerçek enflasyon karşısında hızla eritmektedir. Memur ve emekliler, reel olmayan enflasyon oranlarına göre yapılan artışlar nedeniyle temel ihtiyaçlarını karşılamakta zorlanmaktadır.
Ne Yapılmalı?
1.TÜİK Verileri Şeffaf Hale Getirilmelidir: Enflasyon hesaplama yöntemleri bağımsız denetime açık olmalıdır.
2.Enflasyon Farkları Aylık Ödenmelidir: Memur ve emeklilerin alacakları düzenli olarak ödenmelidir.
3.Refah Payı Artırılmalıdır: Son altı yıl boyunca alım gücümüzde oluşmuş kayıpların giderilmesi amacıyla, maaş artışlarına mutlaka refah payı eklenmelidir.
4.Vergi Dilimi Yüzde 15’e Sabitlenmelidir: Çalışanların maaşlarına yapılan zamlar, yılın ilerleyen aylarında daha yüksek vergi dilimlerine girilmesi nedeniyle fiilen erimekte ve maaş artışlarının etkisi ortadan kalkmaktadır.
Vergi dilimlerinin mevcut yapısı, özellikle orta ve düşük gelirli çalışanlar için ciddi bir ekonomik yük oluşturmaktadır. Bu nedenle, vergi dilimlerinin yüzde 15’e sabitlenmesi, çalışanların gelirini korumak ve ekonomik adaleti sağlamak açısından büyük önem taşımaktadır..
Sonuç Olarak
Memur ve emekliler, düşük gösterilen enflasyon oranları nedeniyle ekonomik krizin yükünü en ağır şekilde taşımaktadır. TÜİK’in verilerinin şeffaf hale getirilmesi, enflasyon farklarının düzenli ve aylık ödenmesi ve de gelir vergisi oranının %15’e sabitlenmesi memur, emekli ve tüm çalışanları açısından ekonomik adaleti sağlamak noktasında acil bir gerekliliktir. Aksi takdirde, toplumsal huzursuzluk kaçınılmaz olacaktır.
